5 Ağustos 2015 Çarşamba

KADININ DERİNLİKLERİ



İnsanlar ve hatta ölüm yoruldu..


         Yüzüne karşı ' hiç mi sevmedin !' diye bağırarak hızla uzaklaştı kadın. Ruıhundan akan kan birikintisinin üzerinden hızla geçmesiyle saçıldı her yere kanları. Bedenini de alıp hızla uzaklaşmalıyım diye düşündü içinden. Hızla giderken, ruhunu da düşüncelerini de kendisiyle götürdüğünü farketti kadın. ;Değiştirmesi gerekenin, değiştirmeye başlaması gerektiği şeyin çevresi olmadığını anlamıştı. Zaman da yanında sinsice ve aynı tempoyla ilerliyordu. Önüne gelen ilk sokaktan sağa sapıp gölgede oturup, zamanın yanından geçip gitmesini bekledi. Her şey geçti de bi o geçmedi. Atlattığını düşünen kadın kafasını hafifçe ışığa çıkartıp bakınca etrafına, zamana yenik düştüğünü anladı. Oda oracakta kadını bekliyordu. Ruhunu toplayıp teslim olmaya gitti. Daha ne kadar kaçabilirdi ki? Yarasının kanadığını daha yeni farkediyordu. Etrafa saçılmış kandan akbabalar üşüşmeye başlamıştı bile. 'Zamandan kaçarken birde bunlar üşüştü etrafıma' diye içinden geçirdi kadın. Ayaklarını suya uzattı. Deniz bir nefeslik yakınında idi. Su birden kıpkırmızı olmuştu. Yitip gidenin geçmesini beklemek kendinden kaybetmekmiş olduğunu yeni anladı. Kendini kaybediyordu. kaçtığı zaman yanında kurtarmaya tenezzül etmeden bekliyordu onu. Oracıkta halsiz düştüğünü farketti. Eski bir tını yahut bir ses istedi etrafında. Basit şeyler söyleyen, ama etkili bir ses. Bir günaydın mesela. 'güneşin doğuşuna bile anlam yüklüyorum ama bu kelime anlamını ruhumdan alıyor' diye içinden geçirdi kadın. Hafifçe kapadı gözlerini. Gökkuşağının üzerinden mutluluk diyarına giderken gördü kendini düşlerinde. Kimsenin bilmediği gezegen de herkesten mutlu olduğunu hissetti. Yarasını kontrol eti. Sanki hiç açılmamıştı yarası.Kendisini dinlemeye karar verdi. Aldı ruhunu karşısına kulak verdi ona. Sanmak ve olmakta değil, kendi içindeydi. Bu ayna keskin ama her şeyi görmesini sağladı. Hayal dünyasından gerçekliğe giderken kadın, Yolunu kaybetti. Bir daha hiç uyanamayacağını düşünerek kendini sonsuzluğa teslim etti kadın. En kırıldığı yerden kıranları da düşünerek elveda etti dünyaya...


4 Ağustos 2015 Salı

ARTI SONSUZ BAĞLACI




       Birisine anlatmakta ucuzlatıyor ya işi, ne bekliyorsun karşındakinden o acıyı gidermesini mi? En iyisi susmak, susamıyor da insan!




         Dolunay olduğu bir gecenin serinliğinde üşümüştük belki. yanımdaydın tam yanımda. beraber seyrederken o güzel manzarayı, doyamayacağımızı düşünmüştük belkide. düşnmüş müydük? Ben tek düşünmüş olabilirim. Bu ifadeleri hep paralel hissetmek istememden olamaz mı? Rüzgarın getirdiği tınıyı hissetmemek ne mümkün. bir dakika lütfen evreni o an durdurur musunuz? Genelde mutluluk aramak, mantıksız çoğu zaman yersiz. anlık arayacaksın. Hatta aramayacaksın, anlık yaşayacaksın. mutluysan sarıl o ana sımsıkı. tadını çıkart. korkma, kaçıp gitmesinde.  Senin olan andan korkmak belkide kaybetme korkusunun  en temelinde yatan ilk sarsıntıdır. Neyi neden yapmak istediğini sorgular durursun. kendin, sorgularsın. yaşamını sorgularsın. meşhur O'nu kendi çapında sorgularsın. herkesin karşısında sesi çıkan sen, Karşısına geçipte sen bana ne hissediyorsun diye sormaya korkar. neden korkulur ki? o zaten senin değil, Belki yine aynı kalcak ama belkide senin olmaya başlıcak. tabiki bir obje gibi bahsetmiyorum, kastettiğim sevgisi senin olacak. hiç bir zaman bir insanı tamamen elde etmeyi düşünmemek ve beklememek gereklidir. Yoksa bu aptallıktan öteye geçmez. hem biraz seninle olursa dolunayı özlersin, rüzgarda üşümeyi özlersin, Onu umarsızca kalabalıkta izlemeyi özlersin. yalnız başına bu satırları yazarken masa da özlersin işte. Tehlikeli sorularla başlama kendine. Bu tehlike ölümcül ama bedensel değil, bağsal. şöyle ki iki kişilik ilişkilerde en son sorulması gereken şeydir neden. Zedeleyici, yıkıcı , güven sarsıcı bile olabilmekte. Güven demişken uzaktan bakarken beklediğine guvenirsin ama yaklaştıkta veya yaklaşmayı düşündükçe güvenin azalır. Kafandaki bir hayalden öteye geçemeden yitip gide belkide. off ne çok belki kullandım. hayatımız kumar adeta, olasılık üzerine kurulmuş. 'evet evlat yalnızlık mı aşk mı?' diye soran yaşlı amcalara rastlamışım da , bundan sonrası elindeki prayaı havaya atarken avucuna düşecek yüzünün belirleyecek oluşunda saklıymış gibi. gibi gibi gibi, bir benzetme belirtecinden ötede oldu bende. Kelimelerle yakın ilişkiler içerisindeyim heleki bağlaçlar çok severim onları. Çünkü sadece cümlelerde bizi yan yana getirebiliyorlar. Yürüyen bağlaçlar istiyorum bayım. Seninle ben diye anlamsız bir cümle kurayım, ile tutsun kolundan seni bana getirsin. ben tamamlamadan bitmesin cümle. Kağıt parçasında eksilip kelimele dökülüp gitmesin. kalsın hep.

Gizli Özne

Güzün gelmesiyle sararmıştı her yer. Üzerine giydiği ince ceket yüzünden metrobüs durağında derinden üşüdüğünü hissetti, müziğe dalmıştı k...