... En incindiğim anda, incindiğim yerden terkedip gittiğim bu şehri özlüyorum. Neden gitmek istediğimin nedenini hala ben bile bulamadığım, anlamlandıramadığım bu sürecin bu kadar uzayacağını tahmin etmezdim. Yeni bir hayata yelken açmak değil var olan durumdan uzaklaşmak, aslında yaralarımı zaman ve mekanla sarmak içindi bu gidişim.
Duygularım aşırı yoğundu aslında.. Azala azala, yani eksilerek, savunmasızlaşmıştım. Halbuki mutluyduk. Alsancak çimlerde içilen biraların, alavara'da yenen makarnanın, sadece tek başına inilen sahilin tadıyla yaşıyorduk. Herkesin aşık olduğu adamı hunharca dile getirebildiği kız grupları, hoşlanılan adamın arkadaş grubu ile tanışma merasimi, ağlanılan omuzlar, kırılan kalpler, içilen biralar, paylaşılan paralar, parasızlığın dibi.. Kısacası bu şehir bir çok şey barındırıyordu anılarımızda, ruhumuzda. Bedenimizde bir iz olmaması bunun olacağını göstermez tabiki. Ama benim en yüce yerimde kocaman bir yara izi ile yeniden oturuyorum kordondaki masaya.. Yalnız başıma. Bu sefer canım acımıyor. Bu şehri özlüyorum. Oda beni özlediğini söylüyor. Soğuğunda üşürken bile, hadi es artık güçlüyüm demek istiyorum ama bu şehir benim en çocuk halime şahit. Kandırmak istemiyorum. Teslim oluyorum. En incindiğim yerler acımıyor artık. Kıbrıs Şehitleri caddesinde yürürken, hızla Can Yücel sokağına sapıp, Alavaraya oturuyorum. Bir makarna ve şarap.. Şehir beni dinliyor...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Gizli Özne
Güzün gelmesiyle sararmıştı her yer. Üzerine giydiği ince ceket yüzünden metrobüs durağında derinden üşüdüğünü hissetti, müziğe dalmıştı k...
-
Hayatınızın grafiğini çizselerdi nasıl olurdu, hiç düşündünüz mü? Ya da böyle bir şey var deseler inanır mıydınız? Buna cevabın...
-
Bir düşününce, Agah Bey sizce de haklı değil mi? Beyoğlu'nun kalabalıklığından yakınan, Beyoğlu'na a...
-
“Yağmala beni kadın, yüreğinin istediği kadar ! ” –Diye düşünür erkek; kadın yağmalamaz oysa, çalar.. Çocukluğu...