6 Ekim 2014 Pazartesi

Yaşam Grafiği ve Gidişatlarımız

     
      Hayatınızın grafiğini çizselerdi nasıl olurdu, hiç düşündünüz mü? Ya da böyle bir şey var deseler inanır mıydınız? Buna cevabınız ne olur bilmiyorum ama hayatıma göz gezdirirken bir grafik çıktı ortaya. 23 yıllık yaşantımın grafiği. Bazı inişli çıkışlarım olmuş. Önemli 'kırılma noktaları' yaşamışım. Belki de onlara 'dönüm noktası' demeliyim ne dersiniz?
       İnsan yaptığı planların gerçekleşmediğini görünce var olan yıkıntıyı toparlamak üzere yeni planlar oluşturuyor. Bir nevi yeni yol çıkartıyor kendine. Peki hiç bir şekilde yol olmadığını görünce yani vazgeçmesi gerektiğini anlayınca ne olur? Dönüm noktası! yada noktaları mı demeliydim? var olan yol birden değişir. Muhtemelen grafiğinize -yüzde doksan sekiz- düşüşe geçersiniz. Bazen çok yaklaşırsınız sıfır noktasına. Orası uçurumun kenarı gibidir. Öleceğinizi düşünürsünüz. Şiddetli bir fırtınanın ortasında uçurumun kenarına tutunmaya çalışan küçük bir çocuktan farkınız yoktur. Orada yalnızsınızdır. Kendiniz,fikirleriniz, ve kararlarınız. Dersiniz ki kararlarım ve ben mi? O kararlar yüzünden burada değil miyim ? Daha çok dersiniz lanet olası fikirlerim, keşke yapmasaydım, ama neden oldu ki? Durup durup baştan sorgularsınız. Sonuç; HİÇ ! Yüzleşmeniz aslında çok uzun sürmemesi gerekmektedir. Sağlıklı ve mantıklı bir şekilde yüzleşip çözüm yolları bulup rotanızı değiştirmeniz gerekmektedir. Yaralarınıza tekrar dokunarak kanatırsınız sadece. İyileşmesine izin vermeniz gerekmektedir. Ama tabi ki bunu hiç birimiz yapmayız. Daha derin daha derin. kanatırcasına, acıtırcasına. Acının doruklarında bir yerde durup bakarsınız ve dersiniz ki kendinize 'ben napıyorum , nerdeyim' yada Aynanın karşısına geçip sorarsınız 'ben kimim'. Kaybolduğunuz iç dünyanız duygularınız esiri olarak sizi bir girdaba sürüklemiştir aslında. Mantık hızlıca devreye girip sizi gerçeğe çekmeye çalışır. Tabi mantığın devreye girmesi bazen kendi farkındalığınız sonucu ortaya çıksa da bazen bir kırılma noktası daha istersiniz. Dadadadadadat ve ampul yanar. Sıfır noktasına yaklaşmakta olan siz, aynaya bakar ve toparlanmak için çabalarsınız bakarsınız ki hızla yukarılara gidiyorsunuz. İşte iyileşme belirtileridir bunlar. Usulca huzur yanınıza sokulu verir. İç dünyanızla yaşadığınız yüzleşme sonucu anıların geride kalması gerektiğine inanır önünüze bakarsınız. Çünkü deştikçe zararı sizindir. Bakarsınız güneş hala tepede, siz nefes alıyorsunuz. Acıkıyorsunuz. Heyecanlanıyorsunuz. Kaygılanıyorsunuz. Duygularınız mantık çerçevesinde oturtabiliyorsunuz. İşte grafiğiniz de bir yükseliş daha.
       Döngünün böyle bir süregelimi vardır demek çok ciddi genelleme yapmaktır. Ben böyle bir iddiaya gerek duymuyorum. Sadece farkettiğimi aktarıyorum. Size uyuyorsa zaten bana katılacaksınız. Kiminizi duyar gibiyim . Ama eğer grafiğinizi takip ettiğinizde hep yükselişte hep düşüşte yada sabit ilerliyorsa sorgulayın derim. Bir şeyler bu kadar normal ilerliyorsa bir yerlerde muhakkak bir sorun vardır der Murphy kanunları. Kanun adamı değilim. Yaşamın gidişatını anlamaya çalışan basit biriyim.
      Ve Şimdi kağıdı kalemi elinize alın. dönüm noktalarınızı yazın. Size neler katmış neler çıkarmış. Kendinize giden yolu tamir edecek tek kişi sizsiniz. 

4 Ekim 2014 Cumartesi

İçimdeki Kalabalık

Alex Andreyev
       Kalabalık bir sokakta tek başıma yürürken hayata dair düşüncelerimin keskinleşmesi gibi bir şeydi bu. Sizde de oluyor mu? Hiç düşünüyor musunuz, yanınızdan geçen kişinin hayatı nasıl, o kim, mutlu mu diye? Ya da durup insanları izleyip anlamaya çalışıyor musunuz?
      İstiklal'de yürürken var olan telaşın akışına kaptırmış gidersin kendini. Zamanın geçmesi gerekiyordur geçer ve sende onunla akarsın. Evet biliyoruz ki durduramayız. Durmasını istemekte bencilliktir bence. Aksın zaman. Durdurmak yerine kontrol etmeyi öğrenmemiz gerekmektedir. Ne kadar kontrol o kadar yaşam. Ama kontrol ederken bir düzene girer hayatın. Önce düzeni seversin. sonra hayatına aldıklarını seversin. Sevdiklerini düzenle birleştirince rutine bağlarsın. Çok geçmez sıkılırsın. Bu döngü devam eder. Kırmak istersin zincirlerini. Çabalarsın. Bazende çabalamazsın, gerek duymazsın.Hayatında değişiklik yapmak, devrimdir aslında. Bununla önce yüzleşmek gerekir. Karar vermek aşaması daha sonra gelmektedir. Yüzleşip orada da bırakabilirsin, devam edip karar verme aşamasına da geçebilirsin. Kararını verince birde cesarete ihtiyaç duyarsın. Son derece bağımlı olduğumuz bu toplumda, cesaretimizi toplayıp değişiklik yapmanın devrim olduğuna sizde inandınız şu anda. Yapılacak olan değişikliklerin sonuçları değerlendirilir, tartılır bakılır biçilir. Bazen bile bile intihar etmektir yapılan şey. Ama doğru insan hata yapabilendir, yapmıyorsan sorun vardır.
        Rutine bağladığında sıkıldığın hayatına devrim yaptın peki ne kaldı elinde şimdi? Hani sıkılmıştın herkesten her şeyden. İşini değiştirdin, sosyal çevren değişti. Rutine bağlamış olduğun ilişkini bitirdin. Farklı kişilere arayışlara yer verdin. Her şey istediğin gibi gitti devriminde başarılı oldun. Ama ruhsal doyum anlamında en yukarılarda bir yerlere gelip, 'ee şimdi ne olacak?' diyorsan, asıl yalnızlık ve rutini özlemek şimdi başlamıştır.
       Var olan bir kalabalığın bana tüm bunları düşündürmesi, kararlarımı vermemi zorlaştırmaktadır. Bu döngü yoruyor beni, Her şey rutine bağlamasın diye devamlı yeniledğim hayatımı kararlarım sayesinde göçebe bir ruh gibiyim sanki. Bu değişikliğe o kadar ayak uydurdum ki bir şeyler yolunda giderse şaşkınlık haline bürünüyorum. Yazar yukarıda kendiyle çelişmiş diyebilirisiniz ama bu onun hayat çelişkinin yazılmış halidir.
Resim yazısı ekle

Gizli Özne

Güzün gelmesiyle sararmıştı her yer. Üzerine giydiği ince ceket yüzünden metrobüs durağında derinden üşüdüğünü hissetti, müziğe dalmıştı k...