10 Nisan 2015 Cuma

ALBERT CAMUS - YABANCI

     
    Ölümle biten yaşam saçmadır, evet. Bunda kuşku yok. Ama, yaşam ölümle bitiyor diye, kapayacak mıyız gözümüzü, yüreğimizin kapılarını bu yasanası dünyanın güzelliklerine, bunlar yanında insanların acılarına, çaresizliklerine? Mademki yaşıyoruz, yaşadığımız sürece mutlu olmaya, sağımızda solumuzda mutluluk yaratmaya bakmalıyız. Mutluluk, bir yerde ve her yerde, hiçbir şey beklemeden dünyayı, insanları sevmektir, diyor 



Bir arkadaşımla birbirimize kitap hediye edelim diye anlaştıktan sonra, raflarda gözüme çarpan bir kitaptı. 'aynısından kendime de almalıyım' diye geçirirken içimden birbirimize aynı kitabı hediye edeceğimizi hiç tahmin etmemiştim aslında. Kitabın satırlarında gezinirken var olan kalıpta olmayan bir adama rastladım tasvirlenmiş kelimelerde. 
      Kelimeleri takip ederken 'varoluşçuluk - egistansiyalizm' diye bir felsefi akımın sınırlarında olduğumu farkettim. 20.yy da Fransa sınırları içerisinde ortaya çıkmış bir akım. Ana maddesinin 'varoluşözden gelir' düşüncesi ile yoğrulmuş bu akımda insanın önce varolduğunu, da sonra hareket ve davranışlarıyla kendi kendini yeniden yarattığı savunulmaktadır. Kitabın akımın temelinde absürdizm yatmaktadır.bu kavram gerçeğin yitimi kavramının ana maddesini oluşturmaktadır kısaca absürt-dizm, dünyadaki anlam yitimi nedeni ile, herhangi bir zamanda, her şey herkes için geçerli olabilir. Bu kaybolan gerçeğin içinde birey; hiç hesapta olmayan trajik bir olay ile karşı karşıya kalabilir diye anlamlandırılabilir. Kitapta annesinin ölümüne bir tepki vermeyen ve bunu nesnel yaşayan Mersault'un içinde bulunduğu hayata karşı koyduğu mesafe ve ikili ilişkileri dikkatimizi çeken kavramlardan bir tanesi olarak karşımıza çıkmaktadır. kendi hisleriyle ilgili şeyleri ' kendimi bomboş hissediyorum aynı zaman da birazda başım ağrıyordu' ifadesi bunu fazlaca desteklemektedir. Sonucunun her şey de aynı olacağı düşüncesiyle bir şeyi yapmakla yapamamak arasında bir fark olmadığını dillendirmektedir.İnsanın hiç bir zaman tamamen mutlu ve mutsuz olamayacağı düşüncesi, nasılsa hepimiz bir gün öleceğiz yapılana anlam yüklenmemesi, nesnelere değil yaşama değer yüklenmesi kitabın çıkış noktalarında karşımıza çıkmaktadır.
       Bir solukta okuyacağınız bu kitapta ilginç bir bakış açısı kazanmanız an meselesi. Kitabı usulca kitapçı rafından alıp kendi içindekilerle yüzleşip, içinizdeki yabancıyla konuşun. Zaman akıp gidiyor ama bunun da hiç bir önemi yok. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Gizli Özne

Güzün gelmesiyle sararmıştı her yer. Üzerine giydiği ince ceket yüzünden metrobüs durağında derinden üşüdüğünü hissetti, müziğe dalmıştı k...