21 Haziran 2015 Pazar
İçsel Sızı
'Seni kimler aldı, kimler öpüyor seni.
Dudağında dilinde ellerin izi var'
Hızla sürerken arabayı, radyoda aniden çalan bir Sezen şarkısı dokunuverir ruhunun bir yerine. Aniden çıkıvermiştir o ses 'vazgeçtim sözlerinden' diyerek girer şarkıya. Her insan kadar yaralısındır ama dokunan kısımlar herkes kadar değildir. Vazgeçtiklerini anımsarsın birden. Kimden ne uğruna vazgeçtiğine bakarsın bide vazgeçilen oldukların gelir aklına.Değersiz hissedersin anlık sonra fark edersin ki sen çoktan vazgeçmiştin. Aslında onlar uzatmalardır. Kendini kandırdığın düşüncelerin gelir aklına ama bu dürüstlük canını epeyce yakar. Çünkü seni en iyi tanıyan yaralarını en iyi deşer. Ve insanı kendinden başka kimse çok yakından tanıyamaz. Deşen de sensindir yaraları sarıp iyileştirecek olanda. Vazgeçilen gözlerden, dudağında dilinde var olan el izlerine geliverir konu. Senin, kokusuna hasret kaldığın adama başkasının dokunuyor olduğu düşüncesi canının en iç kısmına basıverir. Yaran iyileşse de sızım sızım sızlatır, bu sızı ki henüz iyileştirecek bir tabip ya da bir merhem olmayan umutsuz vaka. Hep bu Sezen işte. Şarkılarında dökülüyorsundur. Şarkının ortalarına doğru giren ney taksimi içini işlercesine İstanbul'u anımsatıverir sana. Deniz kokusu gece ışıkları ve o adamla eşleşir hepsi. Aklın birden onunla oluverir.Dalıp gitmişsindir uzaklara. Kendini tamamen dış dünyaya kapatmışsındır. İç dünyanda hummalı bir savaşın eşiğindedir. Peki sen bu savaşın neresindesindir? Derken şarkı değişir, bölünen sancıyla uyanan uykular, dolunayı şaşan aylar. sende saklı olan bir şeyler vardır. İyice karmaşıklaşmısındır. Ondan ne kadar uzak olduğunu fark edersin. Döküksünüdür, yıkıksındır. Ama uzak olsun da mutlu olsun belki dersin ama ismini duymak bile içini kımıldaştırır. Zaman geçer. Onu tanıyanlar artık eksilir, yiter ya da giderler. İsmini bilen acısını hisseden bir terk sen kalmışsınıdr. Saklarsın, kimselere ismini söylemezsin. Hikayenin en yorgun en sevgili en kazanan ama en kaybedeni olarak sızınla ismini de derinlere gömüverirsin. Hükmedemezsin gözyaşlarına. akmaya başlamışlardır. Ama buna da derki Sezen 'ağlamak senin bu kara dünyada hala sevdiğin ve hissettiğin tüm güzelliğin ve çirkinliğinle var olduğundur' diye. Yaşadığının bir kanıtıdır aslında. Ne yapıyorum ben diye kendini derinlemesine sorgulamaya çalışırken tesadüfen duyduğun bir tını seni kendinden O'na taşıyıvermeye başlar.Sen diye başlayan cümlerele yıllardır yaşadığın taştığın kırıldığın umutlarını ümitlerini sığdırmaya çalışırsın. Olmayacaktır bilirsin. O'nada artık ulaşamazsın sadece denersin işte. Belki herşeyindi belki gençliğindi, Lakin sorgulamaya hala devam edersin. Zıt duyguları yaşarsın belkide. Dönsün dersin bir yanın dönemez der. Nerdedir ne yapıyordurdan ziyade ben onun aklında ne kadar yerdeyim. Ne kadarındayım demeye başlarsın. Bu kadar sorgulamanın ardında gelirsin yine en başa . Sıfır sıfır elde var sıfır. Duyguların seni düşüncesel gezinmeye götürmüş bedenin en naif yerinde sızı hissetmene neden olmuştur.
Eee ne demişler bir varmış bir yokmuş ama en çok yokmuş. küçük kız ormanda yalnız kalmış çünkü iyi kalpli avcı bir daha asla orana gelmemiş.
Yüreğimdeki sızıya selam olsun.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Gizli Özne
Güzün gelmesiyle sararmıştı her yer. Üzerine giydiği ince ceket yüzünden metrobüs durağında derinden üşüdüğünü hissetti, müziğe dalmıştı k...
-
Hayatınızın grafiğini çizselerdi nasıl olurdu, hiç düşündünüz mü? Ya da böyle bir şey var deseler inanır mıydınız? Buna cevabın...
-
Bir düşününce, Agah Bey sizce de haklı değil mi? Beyoğlu'nun kalabalıklığından yakınan, Beyoğlu'na a...
-
“Yağmala beni kadın, yüreğinin istediği kadar ! ” –Diye düşünür erkek; kadın yağmalamaz oysa, çalar.. Çocukluğu...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder