yaramdan akan kanla fersah fersah kulaç atıp vardım sokağına. ama beni o kaldırımda vurdular. sen bir kez cesedime rastlamadın.
Yağmur iyice bastırmıştı, hava da
kararıyordu, 'bir an önce eve gitmeliyim' diye geçirdi içinden. Zaten üşüyen
içi iyice titremeye başlamıştı. İçinde doğmayan umutlar, evrende doğmayan güneş
anlamına gelmiyor muydu? Eve gittikten sonra içindeki hüzün derinleşmişti.
Islak üstünü değiştirip, komedinin üzerinde duran lambayı yaktı ve eline
fotoğraf albümünü alıp incelemeye başladı.
O gittikten sonra her
şey nasılda değişmiş nasıl da katlanılamaz bir hal almıştı. Onun anısını
yaşatmak için salonun duvalarına aniden çekilen veyahut özellikle poz vererek
afilli giyinip çektirdikleri resimleri asmıştı. Asarken ağlamasına engel olamamış,
bir kaçına sarılıp uyuya kalmıştı. Halbuki son zamanlarda da pek
geçinemediklerini farketmişti. Hatta gitmesini istemeyi bile kafasından
geçirmişti ama bu şekilde değil.
Sabah olduğunda
siyah kotunu ve en beğendiği beyaz gömleğini giydi. Hafif bir iç sıkıntısı
olduğunu hissetti. İş yerindeki önemli toplantı stresi olduğunu düşündü.
Karnına ağrılar girdi. Ellerinden soğuk soğuk terler akıyordu.. Uzun siyah
saçlarını hafifçe savurdu, en sevdiği rujunu sürdü, aynada kendine iyice baktı. Yaşlanmaya başladığını düşündü, ama hala güzelliğini koruduğunu ima ederek
kendini şımarttı. Kahvesini hazırlarken birde şarkı açtı. Tüm salonda şarkı
yankılanırken balkondan doğan güneşin içini ısıttığını hissetti. Deri ceketini
giydi hızla pabuçlarını ayaklarına geçirdi ve arabaya indi. Uzun boyuna rağmen
topuklu ile yürüyüşü oldukça etkiliydi. Arabaya bindi. İş yerine gelmişti. Tam
arabanın torpido gözünden kağıtlarını alacağı sırada, kötü bir el yazısı ile
yazılmış olan 'seni seviyorum, başaracağına inanıyorum' yazısını okudu. Güldü.
Kalbi hızlanmıştı. Bir dakika kadar arabada durdu. Ona aşık olduğu o ilk günü,
yaşadıklarını, son süreçleri geçirdi aklından. Her şey ne kadar da hızlı
gelmişti ona hâlbuki beşinci yıllarındalardı. Akşama en sevdiği yemeği
hazırlamak için plan yaptı. Hızla odasına çıktı, son hazırlıklarını yaptı ve
sunum başladı.
Keşke dedi içinden her
şey o sunum anında kalsaydı da zaman ilerlemeseydi. Islak saçlarını hızla
kuruturken ıslak göz yaşlarına çare bulamadığını farketti. Yağmurlu havayı hiç
sevmezdi. Hatta gök gürültüsünden korkardı. Kavgalı bile olsalar, o bunu bilir
ve hemencik yanına ilişerek 'korkma ben buradayım ' derdi.O gün öyle olmadı. Yağmurlar
yağmaya devam etti, gök gürledi ve kadın
ağladı. Adam hiç gelemedi. Kadın içi çıkasıya kadar ağladı. Bir ara ağlarken
uyuya kalmıştı. Telefonun sesine irkildi..
'Her şey çok güzel
geçti akşama bunu kutlayacağız' diye sesli mesajını bırakmıştı bile. Saatin geç
olmaya başladığını düşündü. Trafiğin yoğunluğu canını sıkmıştı ama hiç bir şey
o akşamın tadını kaçıramazdı. Markete girdi ve bir sürü alışveriş yaptı. malzemeleri
taşırken 'abartmış' olduğunu farketti. Arabayı çalıştırdı, gününü anlatmak için
annesini aradı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder